Tüm dinlerde, ibadethaneler ve dini yapıların amacı gelenleri günlük yaşamın karmaşasından koparıp huzura kavuşturmaktır. BeOffice’in Şanlıurfa’da tasarladığı dairesel formdaki cami projesi doğa, huzur ve erişilebilirliğe odaklanıyor.
Görenleri kendisine çeken ve herkesin erişilebileceği şekilde tasarlanan yapı 750 m² alana kurulmuş. Keskin kenarlar ve sınırların olmadığı yapı bolca manzara, su ve gün ışığını barındırıyor. Ayrıca cadde tarafında araçlar ve bisikletler için açık otopark da yer almakta.
Bu caminin temel işlevi günlük hayatın karmaşasından kaçmak isteyen Müslümanlara hizmet etmektir. BeOffice, yapının etrafını ağaçlarla çevreleyerek şehrin gürültüsüyle arasında bir geçiş bölgesi oluşturmayı amaçlamış.
Caminin tasarımındaki işlevler tasarıma referans olarak ele alınmış. Alanın içinde ve dışında çeşitli işlevler barınacağı için yaya aksları belirlenmiştir. Tüm bu yaya yolları kesiştiğinde merkez avluya ve camiye ulaşıyoruz. Medrese geleneklerini öğretebilmek adına caminin çevresinde konumlanan eğitim alanları yer alıyor. Aynı stratejiyi izleyen çalışma merkezi ve salonlar yeşil alanların arasına yerleştirilmiştir.
Ziyaretçiler gökyüzü ve ağaçların arasından girer girmez su kanalları ile karşılanıyor. Bir su unsuru, İslam mimarisinde önemli bir tasarım özelliğidir. Yansıtıcı havuz ve su kanalları, ziyaretçileri ibadet yerine yönlendirecek şekilde tasarlanmıştır.
Projede çevre taş ocaklarından toplanan bölgenin yapısına uygun taşlar kullanılmış. Avluya bakan alanlarda, toplantılar için sosyal birimler ve bir kantin alanı bulunmaktadır. Kadınların ibadet yerinin yakınında, dersler, kurslar ve toplantılar için kullanılan özel bir salon tasarlanmıştır. Tüm alanlarda olması gerektiği gibi hafiflik ve doğal havalandırmaya özen gösterilmiş.
Proje Ekibi:
İçeriğin orijinalini buradan görebilirsiniz.
Mimari anlamda çok başarılı ve düşünülerek yapılmış, takdire şayan bir eser gibi duruyor. Fakat ecdat camiyi yaparken her bir taşının koyduğu yerinin bile manevi anlamda bir karşılığını düşünerek koymuştur. Açtığı her açıklığın, plandaki düzenlemelerin sebepleri ve hikmetleri vardır. Bunun için biz mimar adaylarının ve mimarlarının yapmaya çalıştığı aslında kullanım amacına uygun bir tasarım yapmak ve tasarıma yine kullanıma ve kullanıcıya uygun anlam yüklemektir. Bu yüzden günümüz mimarisiyle yapılan bir caminin kullanım açısından aynı atmosferi taşıyamayacağı kanaatindeyim.
Ayrıca asırlardır süre gelen bir geleneğin değiştirilmeye çalışılması fikri akılda farklı bir anlayış ortaya çıkartıyor. Günümüzde silüetlere baktığımızda işlevler birbiri ile iç içe. Bazen bir konut ofis tasarımından farksız oluyor. Tasarımın aynı dili konuşuyor olması tek tipe yakın sonuçlar ortaya çıkarıyor.